Cinayet mi? meşru müdafaa mı? Fulya Soybaş’ın kaleminden..

DERSHANE sonrası çalışmak için kütüphanede kaldı ‘o’ gün.

Ev yolunda başına geleceklerden habersizdi. Parktan geçerken bir kadının bir erkek tarafından dayak yediğini gördü, ‘müdahale’ etti. Sonrası malum. Kadir Şeker’in tutuksuz yargılanması için başlatılan imza kampanyası 65 bine ulaştı. Asıl soru ise şu: Cinayetten mi meşru müdafaadan mı yargılanacak? Hukukçular tartışıyor.

Cinayet mi meşru müdafaa mı

3. KİŞİ LEHİNE MEŞRU MÜDAFAA OLMAZ

AVUKAT Üsame Ceran, dosyayı incelemeden net bir yorum yapmaktan kaçınıyor. “Ayşe D.’nin ifadesine göre maktulün elinden kurtulduktan sonra, yani illiyet bağı kesildikten sonra Kadir Şeker maktulle boğuşmaya devam ediyor. Burada 3. kişi lehine meşru müdafaadan bahsedilemez. Kendi adına meşru müdafaa gündeme gelebilir. Salt verdiği ifadeye bakarak hüküm verilecek olsaydı neredeyse ülkede yargılanan tüm sanıklar beraat ederdi” diyor.

Cinayet mi meşru müdafaa mı

‘TWITTER CEZA MAHKEMESİ’ KURULDU

Peki Kadir Şeker neye göre ceza alacak? Eylem meşru müdafaa olarak değerlendirilirse, önce meşru müdafaa sınırı aşıldı mı ona bakılacak. Sınır aşılmışsa mazur görülebilecek bir ‘heyecan, korku veya telaş’ var mı, o değerlendirilecek. Kanaat olduğu yönündeyse ceza almayacak, değilse alacak. Eğer cebinden çıkardığı bıçak arbede sonucu maktulun kalbine saplandıysa bu kez de ‘taksirle öldürme’ gündeme gelecek. Avukat Ceran şöyle örneklendiriyor: “İri yarı, güçlü ama bıçaksız bir saldırganın boğazınızı sıkarak sizi nefessiz bırakmasından kaçarak kurtulma ihtimaliniz yok diyelim, bu meşru müdafaadır. Burada bıçak, saldırıya karşı orantılı bir araç. Ama ‘bıçağı kalbine saplayarak öldürmeniz’ meşru müdafaa sınırın aşılmasıdır. Çünkü öldürerek saldırıyı defetmek akla gelebilecek ve başvurulabilecek son yoldur” diyor. Bir tepkisi de sosyal medyaya. “Dosya görmeden, temel hukuk bilgisine dahi sahip olmadan ‘Twitter ceza mahkemeleri’nde yargılamalar yapılır, hükümler verilir oldu. Olayının iç yüzünü henüz bilmiyoruz. Daha kamera kayıtları incelenecek, tanık ifadelerine başvurulacak. Yorum yapanlar neye göre bu yorumları yapıyor? Bir hukukçu olarak anlamakta güçlük çekiyorum” diyor.

Cinayet mi meşru müdafaa mı

KADINA UYGULANAN ŞİDDETİ GÖRMEZDEN GELEMEZSİN

Feminist Avukat Hülya Gülbahar da meslektaşları ile aynı görüşte: “Dosyayı incelemeden yorum yapmak çok zor.” Ancak kanaati olayın meşru müdafaa olduğu yönünde. Gülbahar “Türk Ceza Kanunu’na göre suçu gören, herkesin ‘o’ suçu önleme yetkisi ve görevi var. Hiç kimse suç söz konusu ise yürüyüp gidemez” diyor. Gülbahar “Vatandaşların emniyet güçleri gibi saldırganı yakalama hakkı vardır” derken, konunun bu yönünün gündeme gelmemesine öfkeli. “Kadına karşı şiddet gibi toplumsal sorun karşısında duyarsız kalmayan vatandaşların gereksiz ve uzun tutukluluk ile mağdur edilmesi, TCK’ya aykırı” diyor. Şeker’in tutukluluk halinin devamının ‘vatandaşın suça müdahale hakkını kullanması’ konusunda olumsuz etki yaratacağını düşünüyor.

Cinayet mi meşru müdafaa mı

TUTUKSUZ YARGILANMALI

Avukat Ceren Şarman’a göre Kadir Şeker ‘tutuksuz’ yargılanmalı. “Eğer Kadir yetişmeseydi kadın dövülerek öldürülebilirdi. Bu bıçakla yaralamayla eşdeğerdir” diyor. İşin asıl boyutu ise kadın cinayetlerinin son 10 yılda artarak devam etmesinde saklı. “O kadar fazla kadın cinayeti işleniyor ki, özellikle de sokakta… Boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut’u hatırlayın. İnsanlar seyirci kaldı. Kimse elini taşın altına koymadı. Bu noktada ‘vicdan’ sorgulanamaz. Meşru müdafaa ile haksız tahrik arasında ince bir çizgi var” diyor Avukat Şarman. Şahsi fikri, Kadir Şeker’in ‘adam öldürme’ değil ‘kadını koruma’ amacıyla bu eylemi işlediği yönünde.

Cinayet mi meşru müdafaa mı

SANIK DEĞİL MAĞDURLA EMPATİ

Avukat Duygu Delibaş’a göre hukukta en önemli kavram ‘orantı’. Kadına şiddete karşı olduğunun altını çizerken “Ancak” diyerek parantez açıyor: “Bu olayı bu kadar masum görüp desteklersek maalesef emsal teşkil edecek bir karar çıkabilir. Mafya dizilerine bakın! Zaten gençler buna meyilli. ‘Kendini korumak’ adına herkes bıçak taşımaya, kendi adaletini kendi sağlamaya kalkarsa ne olur?” Delibaş “Silahsız birine bıçak, hele ki sustalı bir bıçak çekemezsiniz” derken “Yapılması gereken polisi aramaktı” diye ekliyor. Delibaş’a göre empati sanık ile değil mağdur ile kurulur: “Ölen adamın sabıkalarına vurgu yapılıyor. Sabıkalı diye ölümü hak mı etti?”

Cinayet mi meşru müdafaa mı

TEK YOL ‘O’ BIÇAĞI SAPLAMAK MIYDI

Görgü tanıkları ve sanığın ifadesine göre, Kadir Şeker ‘şiddete tepki’ vermek üzere olaya yöneldi. Sonrasında ne olduğu ise muamma. Zaten kafa karışıklığı da bu noktada başlıyor. Eylemin tam olarak yasadaki karşılığını bulmak için ‘gerçekte’ ne olduğunu bilmeye ihtiyacımız var diyen avukat Tuba Torun şöyle devam ediyor: “Şiddet uygulayan kişi öfkesini Kadir’e yöneltip onu boğmaya mı çalıştı? Yoksa ‘Git işine’ dedikten sonra Kadir konuyu kişiselleştirdi mi? Boğulmaktan kurtulmanın tek yolu o bıçağı saplamak mıydı? Bıçak taşımasının geçerli sebepleri var mıydı? Kadir çaresizlikle bıçağı sapladıysa meşru müdafaa gündeme gelebilir. Beraat söz konusu olur. Fakat taksirle insan öldürme de olası” diyor. Yani, Kadir’in alacağı ceza detaylara bağlı.

‘ŞİDDETE KARŞI TEPKİSİZLİĞE’ İSYAN

Kadir Şeker ‘görüldüğü kadarıyla’ iyi bir insan. Fen lisesi mezunu. Tıp fakültesine hazırlanıyor. Suça meyilli biri değil gibi. ‘Olumlu’ bir önyargı yarattığı kesin. Belki de bu yüzden cezalandırılmaması, serbest bırakılması yönünde ciddi bir tepki var. “Ama” diyor Torun, “Hukuk anlık gelişen toplumsal tepkiyle yönlendirilebilecek bir alan değil.” Yani, dosya incelenmeden, deliller toparlanmadan hukuki bir çıkarımda bulunmak, yargı üzerinde baskı kurmak yanlış. Şöyle devam ediyor: “Önemli bir kesimin Kadir Şeker’i korumaya çalışması, toplumun kadına yönelik şiddete karşı bir çığlığıdır. Şiddete karşı tepkisizliğe isyanıdır. Konuya bu açıdan bakıp, sistemsel ve doğru politikalar geliştirmek doğru bir tutum olacaktır.”

Comment
Name
Email